Dua

Allah’ım!
Kalbimizi dinin üzre sabit kıl.
Müslüman olarak yaşat,
müslüman olarak
hem de güzel bir ölümle öldür
ve salihlerle birlikte
haşr et.

Mutlak vekilimiz Sen’sin.
Zayıf anlarımızda
ve her anımızda
elimizi bırakma.
Bizi nefsimizin,
insî ve cinnî şeytanların
tasallutundan kurtar.
Sonumuzu hayr eyle…
Tam bir teslimiyetle sana
kavuşmamızı
ve sana kavuşmanın
hazzına erişmemizi sağla.
Bizi mûti
ve sabırlı bulacaklarından eyle.
Bizden razı olduğun halde Sana kavuştur.
Bizi bağışla!
Bize merhamet et!
Bize acı!

Muhakkak ki Sen
merhametlilerin
en merhametlisisin.

Bir turnusol kağıdı şimdi Filistin

Senin nefes almana müsaade etmedi siyonist İsrail.
Ve sen küvezde öldün Filistinli kardeşim.
Bir lütuf olarak yaşadın şehâdeti.

Onlar peygamberlerine bile burun kıvırdılar.
Bir lanet boyası var görünen yerlerinde.
Bencilliklerinde,
nankörlüklerinde,
ihtiraslarında,
hayatı kaybetme korkularında.
Kadîm bir seçkinlik payesi vermeye çalışırlar kendilerine.
Lâkin denî bir renk piksel piksel ele verir onları.
Güvensizlikleri bakışlarındaki kaypaklıkta
somutlaşır.
Bir samimiyet yoktur inançlarında.
‘Sen git Rabbinle birlikte savaş’
diyecek kadar iman etmişlerdir peygamberlerine.
Dostlukları asla güven vermez.
Ve itibar edilmez sözlerine.

Horlanmışlardır.
En çok onlar bilirler bunun ne olduğunu.
Sürülmek nedir
bunu da.

Kendilerine uzatılan yardım eline ihanet tevarüs etmiştir onlarda.
Nefes bile almalarına izin vermezler Filistin’in asil çocuklarına.
Suyu da esirgerler.
Bebek, çocuk, kadın, ihtiyar dinlemezler.
Ölüm kusarlar.
Hep bir Musa korkusu vardır yüreklerinde.
Dünyanın cennet olmadığını,
Allah’ın iradesinin
heveslerinin üstünde olduğunu bildirecek,
bir Musa korkusu.
Bu yüzden kasdetmişlerdir peygamberlerine.
Kördürler hakikate,
sağırdırlar…
Hakkın ve ahlakın uzağındadırlar.
Bir Ömer yurdunu
bir Selahaddin
bir Selim yurdunu işgal hevesindedirler hâlâ.

Oysa orası
Mesci-i Aksa.
Âlemlerin Rabbinin çevresini mübarek kıldığı belde.
Ümmetin yurdu.
Mücahidlerin bir düşüp binler yeşerdiği
bereketli ve mübarek topraklar.

Filistin’in direnci
insanlığın selim aklının ve
vicdanının direncine inkılâp etti.
Modern hülyaları dağıtan bir direniş bu,
kapitalizmi dize getiren
ve bütün unsurlarıyla modernizmi çökerten bir direniş.

Bir turnusol kağıdı şimdi Filistin.
Ya yanında olunur,
ya karşısında.
Muhal çünkü

üçüncü hâl.
Yanında olmamak,
karşısında olmak demek zira.
Çekimserlik bir tarafgirliktir.
Vicdanın karşısında
ve zulmün yanında.
yanıbaşında.

Ey İslam’ın izzetli evlatları
Filistinli mücahidler!
Âlemlerin Rabbi mücahedenizi
ve şehadetinizi kabul eylesin.
Sarsılmaz inancınızla
ümmetin ve insanlığın ufkundaki karanlık bulutları dağıttınız.
Siyonistler ve onların hempalarının yüreklerine
sizdeki şehadet özlemiyle korku saldı Rabbimiz.
Ve milyonlarca yüreğe ferahlık..
Var olun…

Zafer ancak inananlarındır.
Lâ ğâlibe illallah!
Hasbunallah ve ni’me’l-Vekîl!
Ni’me’l-Mevlâ ve ni’me’n-Nasîr…

Mağaradan Kurtuluş

Bir musibet isabet etti üstümüze.
Yetmedi gücümüz onu kaldırmaya üzerimizden.
Ne zelzele halindeki yere geçiyor hükmümüz
ne gökten yağmur yağdırmaya
ne de durdurmaya yağan yağmuru.
Aciz,
zayıf ve
bîçareyiz.

Hani bir gün Peygamber Efendimiz
mağaraya sığınmış
üç gencin hikayesini anlatmıştı.
Mağarada mahsur kalmış
üç gencin kurtuluş hikayesini…

Maddi manevi bunca felaketin altında çırpınırken
o üç gencin yaptığı gibi,
biz de
kalbimize,
niyetlerimize
ve amellerimize dönelim.
Karşılıksız,
beklentisiz
ve samimi amellerimize…
Sırf O’nun rızası için
nelerden vazgeçtiğimize,
hangi hevesimizi terk edip
hangi kararımızda
sabit kadem olduğumuza bakalım…

Çünkü samimi niyetlerle yaptığımız ameller
açacak yolumuzu
ve onlar vesile olacak üstümüzden kalkmasına enkazın.

Allah’ım Senin içindi diyelim.
Yalnızca Senin için…
Sırf Senin için…
Senin için,
Rızan için…
Zira en büyük devlet
Senin rızan ve
hoşnutluğun
bizim için…

Ve bugün
herbirimiz
tıpkı o gençler gibi
Allah’a el açıp
katışıksız amellerimizi zikretmeli ve şöyle demeliyiz:

Allah’ım!
Ben ancak ve sadece
Senin rızan için
o gün o yanlışı yapmadım.
Gözlerimi, dilimi,
elimi, malımı ve
nefsimi korudum.
Uyabilirdim nefsime lakin
korudum kendimi
Senin yardımınla.
Bunu sadece Senin hoşnutluğunu kazanmak için yaptım.
Ve bunu vesile kılarak
yine Senden üzerimize gönderdiğin
afet ve felaketlerden bizi kurtarmanı diliyorum.

Allah’ım!
Bize merhamet et.
Bize acı.

Toprak

İnsanın mayasıdır toprak
ve insan onun fıtratından da beslenmiştir.
Sakın aldatmasın seni
toprağın insana karşı cömertliği.
Zaten kendisinden değildir bu cömertlik.
Onda bir Rezzak’ın hükmü işliyor mütemadiyen.
Hiç topraktan izler taşır mı toprakla sunulanlar?
Toprağın rengi, tadı ve kokusu görülür mü onlarda?
İşte bak! Hep bir bencillik var toprağın özünde,
bir hodbinlik.
Gökten bir rahmet düşse
kendi doymadan toprak,
sadrına şifa olacak
bir âb-ı hayat sunmuyor insana.