Tembellik çürütür ve en fazla tembeller yorulur.

Bir baraj düşünün. Kendisini besleyen kaynaklardan sürekli su alsın, su seviyesini sürekli yükseltsin ve bu seviye yükseldikçe de su kaynaklarından beslenmeye devam etsin. Kendisi için belirlenmiş olan doluluk oranını yakaladığı halde, suyu kendi bünyesinde tutmayı sürdürsün, kendisi için konulmuş olan tabii sınırları zorlasın ve hem kendini yıksın hem de etrafa korkunç zararlar versin. Yani faydalı olmaktan çıkıp beklenmedik zararlar verebilecek potansiyele ulaşsın.

Böyle bir tehlike her zaman için öngörüldüğünden, baraj bentlerinde tahliye kapıları bulundurulur. Belli bir doluluk oranı yakalandığında bu tahliye kapıları açılarak baraj suyunun kontrollü bir şekilde dışarıya verilmesi sağlanır. Böylelikle hem barajın sürekli olarak beslenmesi hem de fonksiyonelliğini artırarak çevresine faydalı olması temin edilmiş olur. Bu, bir paylaşımdır.

İslamın temel dinamiklerinden biri olan zekat için de aynı şeyleri söylemek mümkündür: İyi ticaret erbabı bir müslüman, ticareti kurallarına uygun doğru bir şekilde yapmaya devam ettiği müddetçe, kâr eder. Sürekli kâr eden bir tüccar, barajı besleyen kaynakların baraj suyunu devamlı takviye etmesi gibi hesaplarını takviye eder. Malı artar ve hesaplarında sürekli bir para birikimi olur. Ancak onu bekleyen tehlike, barajı bekleyen tehlikeden farksızdır. Çünkü sürekli bir birikim söz konusudur.

Zekat, kelime olarak ‘temizlenme’ ve ‘arınma’ anlamına gelir. Zekat vermek de malı temizlemek ve arındırmak demektir. Yani, sürekli biriktirilen ve zekatı verilmeyen para, kendi içinde bir kirlilik dönüşümü yaşar. Tıpkı sürekli biriken baraj suyunun paylaşım olmadığı takdirde, faydalı bir halden çıkıp, barajı yıkacak ve çevresine zarar verebilecek bir özelliğe dönüşmesi gibi.

Zekat ve tahliye borularının fonksiyonu birlikte değerlendirildiğinde, herhangi bir paylaşım olmaksızın sürekli birikimin, biriktirilen her ne ise, onun tabiatında bozulmalar meydana getirebileceğinden söz edilebilir. Bu yüzden barajlara tahliye kapıları konulmuş, ticaret erbabına yıllık kazancı üzerinden zekat farz kılınmış ve bu yüzden sadaka vermek çokça tavsiye edilmiştir.

Atalet ve paylaşımsız olmak insanı zihnen ve bedenen çökertir. Dahası çöküş önce zihinde başlar. Zihinde başlayan bilinç kirlenmesi ve zihinsel bozulmalar, vücudun tüm enerji ve dinamizmini etkisizleştirir. İnsanın günü ve anı yaşama noktasında tüm heyecanını öldürür.

Bu noktadan hareketle, sürekli bilgi edinip bu bilgileri başkalarıyla paylaşmayan insanların bir bilinç kirlenmesine maruz kalabilecekleri de söylenebilir. Aynı şekilde sürekli iç dünyalarına dönük yaşayan, paylaşımcı olmayan ve yaşadıkları her şeyi içlerine atan, içlerinde biriktiren insanların da içte temizlenmeyi sağlayan paylaşımdan uzak durdukları müddetçe, bu paylaşılmayan birikimin psikolojik sıkıntılarla karşılaşmalarına sebebiyet vermesi muhtemeldir. Bu insanlara mutlaka bir şekilde başkalarıyla bir paylaşım süreci geliştirmeleri tavsiye edilir. Konuşmak, yazmak ve dua etmek gibi.

Atalet ve paylaşımsız olmak insanı zihnen ve bedenen çökertir. Dahası çöküş önce zihinde başlar. Zihinde başlayan bilinç kirlenmesi ve zihinsel bozulmalar, vücudun tüm enerji ve dinamizmini etkisizleştirir. İnsanın günü ve anı yaşama noktasında tüm heyecanını öldürür. Bilinç kirlenmesi yaşayan, heyecan ve dinamizmini kaybetmiş insanlar, kendilerini sosyal hayatın dışında tutma ve kendi kendileriyle olma gayreti içerisinde olmaya başlarlar. Sosyal hayattan uzak durdukları oranda da kendi bedenleriyle ilgilenir ve devamlı vücutlarını dinlerler. Kendilerini dinledikçe de kendilerinin aslında hasta olduklarını sanırlar. Tüm ilgi bedenlerinde yoğunlaştığı için, en küçük bir hastalığı cidden mühim bir hastalıkmış gibi algılar hale gelirler. Yani bir anlamda hastalık hastası olurlar. Paylaşmadıktan sonra, bir baraj gibi sürekli kendilerini beslemeleri bile onları kurtarmaz. Kitap okumak belki sadece hastalıklarının hızlı seyretmesini engeller.

Bu tehlike, ‘artık dinlenmeliyim’, diye düşünüp, dinlenmeyi sosyal hayatın dışına çıkmak, ayaklarını uzatıp işten ve insanlardan elini eteğini çekerek kendisini küçük dünyasının dar kalıplarına hapseden herkes için söz konusudur. İnsanlar bir işten emekliye ayrılabilirler. Ancak bu, başka işler yapmamaları gerektiği anlamına gelmez.

Dinlenmeyi, çalışmamak ve insanı paylaşıma zorlayan sosyal hayatın dışında kalmak olarak algılamak, bir müddet sonra kişinin kendisini hem değersiz ve bir işe yaramaz hem de zihin kirlenmesine uğramış biri olarak sürekli yorgun ve rahatsız hissetmesine neden olabilir. Tahliye kapıları kullanılmayan baraj suyunun kendisine ve çevresine zarar verecek bir dönüşüm yaşaması gibi paylaşımcı olmayan herkes hem bedenen hem de zihnen hızlı bir bozulma, çürüme ve çöküş yaşayabilir.

En fazla yorulanlar âtıl, tembel insanlardır. Tembellik çürütür ve en fazla tembeller yorulur.