Sosyal medyada yeni bir kullanıcı türü

Sosyal medya ile birlikte ilginç bir kullanıcı türü de ortaya çıkmaya başladı. Beğenen, takip eden ve paylaşan kullanıcılar. Esasında masum kavramlar bunlar. Ancak maalesef etkileri yönüyle sosyal medyada o kadar da masum bir görüntü ortaya koymuyorlar.
Eğer zamanınızı bilinçsizce tüketmek gibi bir çaba içinde değilseniz, sosyal medyada genelde ilminden, irfanından ve düşüncesinden faydalanmak istediğiniz kişileri takip eder; size maddi ve manevi fayda temin edeceğini düşündüğünüz kurumların takipçisi olursunuz. Onları takip ederken, kendinize artı değer katacakları noktasında bir beklentiniz olur. Bunların dışında takip ettikleriniz, ya aile efradından olur veya kıramadığınız kişilerdir. Kaldı ki arkadaş çevresini oluştururken ne kadar hassas davranılması gerektiği malum. Takip ettiğiniz kişileri belirlerken de aynı hassasiyeti göstermeniz gerekir. Çünkü takip ettiğiniz kişiler, size doğrudan dokunabilirler. Sözleri, haberleri, yorumları, fotoğrafları doğrudan ve bir anda önünüze düşebilir.

Birini takip etmek, onun bıraktığı izlerden hareketle gitmekte olduğu yere gitmeyi istemek ya da gideceği yeri öngörebilmektir. Bu bakımdan kimi takip ettiğiniz önemlidir. Nereye gitmek istiyorsanız, sizi oraya götürecek izleri takip edersiniz. O izleri takip edebilmek için takip ettiklerinizin arkasında ve gerisinde olmanız gerekir.
Sosyal medyada, bugün yaygın olduğu şekliyle bir kişinin yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca kişiyi takip ettiğini görebilmek mümkün. Düşünün, binlerce kişinin arkasındasınız ve onların söyleyeceklerini ve yapacaklarını takip ediyorsunuz. Her biri bir ileti gönderse, yüz binlerce ileti olur. Bazan bir saniyeye bir kaç ileti bile düşebilir. Bu durumun ‘ben seni takip ediyorum; sen de beni takip edebilirsin’ düşüncesiyle takipçi sayısını artırmanın yollarından biri olduğunu bir kenarda tutarsak, bunlar aslında ya hiç kimseyi takip etmiyor ya da gerçekte çok az kişinin takipçisidirler. Çünkü bir kişi, yüzlerce kişiyi takip ederse hiçbir yere varamaz. Bu esasında mümkün de değildir. Böyle bir çokluk içerisinde insan zihni hangi doğru istikameti bulabilir ki? Bu tarz takipçilerin zihni hem oldukça karışık hem de kendi kişisel niteliğini artırabileceklerini umdukları hedeflerden de yoksundurlar.
Takipçi ve takip edilenlerin sayısı nefse hoş geldiği için potansiyel olarak sosyal medya kullanıcılarının, bu ‘çokluk kuruntusu’ yüzünden hayli oyalanmalarını sağlıyor.
Takipçiler, takip ettikleri kişilerin iletilerini ya beğenir ya paylaşır ya da hem beğenir hem de paylaşırlar.
Bir iletiyi beğenmek, aslında sanıldığının aksine basit bir şey değildir. Neyi beğenir insan? Bir şeyi beğenmek ne demektir? Bir iletiyi beğeniyorsanız, onda ciddiye aldığınız ve önemsediğiniz bir şeyler var demektir. Çünkü beğeni, subjektif olmasına rağmen herkes için bir estetiği, bir inceliği ve bir seviyeyi ifade eder. Sosyal medyayı yoğun şekilde kullananlar, takip ettikleri kişilerin iletilerine hızlıca sarf-ı nazar ediyor ve beğeni butonunu çabucak tıklayıp bir sonraki iletiye geçiveriyorlar. Yani beğendikleri şeyi çok çabuk tüketiyorlar. Tükettikleri, ya çok sıradan ya da yüzeysel bakılmış, kıymeti takdir edilememiş bir ileti olabilir. Üzerinde uzun zaman çalıştığınız, ciddi anlamda emek harcadığınız bir makalenin ana fikrini ya da üzerinde aylarca çalıştığınız bir şiirden bir parçayı, sizi takip eden bir takipçiniz, üzerinde hiç düşünmeden hızlı bir şekilde beğenerek bir sonraki iletiye geçebiliyor. Tefekkür etmeye ihtiyaç duyulabilecek çok kıymetli fikirler bir parmak kaydırmasıyla sosyal medya takipçilerinin gündeminden düşebiliyor. Sanki kıymetli hakikatlerin, sıradanlaştırıldığı bir mecra gibi sosyal medya. Beğeninin dozu bile bunu engelleyemiyor.
Bir iletiyi beğenmek, onu takdir etmek anlamının dışında da yaygın olarak kullanılabiliyor. Örneğin, bazı takipçiler bir iletiyi beğenerek incelik ve estetik sahibi olduklarını göstermeye çalışıyor ve ‘Bunu iletiyi beğendim ve ben onu takdir edebilecek seviyedeyim’ mesajı vererek içlerindeki bu duyguyu tatmin yoluna gidiyor olabilirler. Ya da kendilerini hatırlatmak çabası ile hareket ediyor, ‘ben henüz ölmedim, yaşıyorum’ mesajı vermek isteyebilirler. Arkadaşlarının hatırını kırmayıp ona destek olmak için iletilerini beğenenler de yok değil elbette.
Beğenilerin çoğunlukla bir fikri, bir düşünceyi takdir etmek şeklinde değil de daha çok kişilerin birbirlerinin fotoğraflarını beğenmeleri şeklinde olduğunu söylersek, aslında durumun vahametini ortaya koymuş oluruz. Sanki benim söyleyecek çok şeyim yok, ama soframdan bir selfie, gezdiğim yerlerden bir fotoğraf paylaşabilirim der gibiler.
Ama sonuçta bir iletiyi beğenmek, beğendiğiniz iletinin altında adınızın olması demektir. Adınızı önemsediğiniz kadar önemsemek durumundasınız beğendiğiniz iletiyi.
Ve paylaşmak.
Bir iletiyi, bir sözü, bir fotoğrafı paylaşmak, buna katılıyorum, söyleseydim ben de böyle söylerdim demektir. Yani bir iletiyi beğenmenin ileri aşaması. Normalde bir yazıyı, bir sözü, bir düşünceyi kaynak vererek paylaşmaktır doğru olan. Ve üzerine söylenilecekler vardır. Bir makaleyi paylaşırsınız, çıkardığınız sonuçları başkaları da detaylı olarak fark etsin istersiniz. Ya da orijinal olduğunu düşündüğünüz bir düşünceyi.
Paylaştığınız ileti, sizin mevcut zihin yapınızla ortaya koyamayacağınız çok orijinal ve oldukça özgün bulduğunuz bir düşünce olmalıdır. Yoksa, herkesin yapabileceği bir değerlendirmeyi paylaşmanın nasıl bir anlamı olabilir ki? Evvelce, bir cemiyette bir şeyler konuşulacağı zaman, söyleyecek sözü olanlar söz alır ve söylemek istediklerini söylerlerdi. Ancak orada bulunanlardan konuşmaya zorlananlar ise daha çok şöyle derlerdi: ‘Ben de arkadaşıma katılıyorum. Onun düşündüğü gibi düşünüyorum.’ Bu aslında biraz da, ‘Ben bu konuda, yeterli bir birikime sahip değilim ayrıca bunları ifade edebilecek durumda da değilim. Arkadaşım benim de düşüncelerime, hislerime tercüman oldu’ demektir. Yani paylaştığım iletiler konusunda, zaten benim düşündüğüm şeyleri aktarabilecek hem de güzel aktarabilecek insanlar var. Benim bu noktada kafa yormamın, kendimi zorlamamın bir anlamı yok. Onların paylaşımlarını ben de gönül rahatlığıyla paylaşabilirim. Benim yapabileceğim etkinlik de böyle olabilir.
Bu durum insanlardaki beğenme çabasını sıradanlaştırır ve onların özgün fikirler üretmesini engeller. Aynı zamanda kendisini ifade etme becerisinden yoksun, sadece beğenme ve paylaşma noktasında işe yarayan(!) insanların yetişmesini sağlar. Bu tür sosyal medya kullanıcıları da, zihinsel manipülasyonlar yapabilmek için oluşturulan, sorgulamadan beğenen ve paylaşan kitlelerin artmasına kaynaklık teşkil eder.
Bakın sosyal medyaya. İnsanların neyin üzerinde yoğunlaştığına bir bakın. Kimi takip ettiklerine, takipçi sayısı fazla olanlara ve daha çok nelerin beğenildiğine bakın. Öyle sanıyorum ki görecekleriniz size bu konuda çok şey anlatacak ve bazı soruların da zihninize üşüşmesini sağlayacaktır. Örneğin sosyal medyada kullanılan kim: İnsanlar mı, Sosyal medya mı? Soruyu yazının başlığının sizi yanıltmasına fırsat vermeden sorabilirsiniz…

Not: Bu yazı www.dunyabulteni.net adresinde yayımlanmıştır.
Yazıya http://www.dunyabulteni.net/yazar/medip-beki/21268/sosyal-medyada-yeni-bir-kullanici-turu
linkinden ulaşabilirsiniz.