Bir baba sevgisi…

Babalar duygularını açığa vurmaz diye bilinirler.
Ağlamak ve gülmek duyguları dışa vurmanın en belirgin yoludur ve babalar ‘asla’ ağlamazlar. Çocukların zihinlerinde yer etmiş bir hüküm gibidir bu yargı.
Bütün içtenlikleriyle sevinmezler babalar, severler ancak bunu belli etmezler. Hayatın en insanî yönlerini çocuklarıyla doğal bir şekilde doyasıya yaşamazlar…
Hep samimi olmamakla, duygularını anneler gibi ortaya koymamakla suçlanırlar…
Böyle düşünen bir evlat varmış bir zamanlar… Babasından, kendisiyle ilgili sevgi sözlerini hiç duymamış o zamana kadar. Kendisine sarıldığını hiç hatırlamıyormuş babasının.
Bunları elbette babasının kendisini sevmediği şeklinde değerlendirmiyormuş ama yine de gerçekte babasının kendisini ne kadar çok sevdiğini merak etmeden edemiyormuş.
 Zaman geçmiş, genç büyümüş ve askerlik çağına gelmiş. Evden ayrıldığında annesi iki gözü iki çeşme ağlarken, çocuğunu tren garına kadar götüren baba, tren hareket etmeden önce, cebinden bir kağıt parçası çıkarmış, bir şeyler yazmış ve sonra kağıdı ortadan katlayarak düzenli bir şekilde ikiye bölmüş. İkiye böldüğü kağıdın bir parçasını oğluna vermiş ve cüzdanının içine yerleştirmesini söylemiş. Kendisinde kalan parçayı da özenle kendi yerleştirmiş cüzdanına…
Genç adam önce bir şey anlamamış babasının yaptıklarından. Tren hareket etmek üzere olduğu için de parçalanmış kağıtta neyin yazdığına tam dikkat etmeden kağıdı cüzdanına koymuş.
Sonra elini öpmüş babasının… Kafasının arkasından tutup kendine doğru çekerek babası da alnına bir buse kondurmuş… Duyguya yenilmeyecek kadar dik bir duruşun simgesi olsun diye öyle yapmış tabii ki… Sonra binmiş trene ve kompartımandaki yerini almış…
Tren, acı sireni çalıp yavaşça hareket etmeye başladığında pencereden ilk defa el sallamış babasına…
Babasına el sallaması, babasının da kendisine el sallayarak karşılık vermesi bir acayip yapmış delikanlıyı… İlk defa babasıyla böylesine çocuksu bir harekette birlikte bulunuyormuş. Bu bile ayrı bir duygu atmosferi içine girmesine neden olmuş…
Uzun tutmuş el sallamayı… Çocukluğu boyunca hasretini çektiği tüm duyguları adına uzun tutmuş… Babası kayboluncaya kadar el sallamış… Sonra oturmuş yerine… El sallayınca babasının yüzündeki ifadenin çok daha güzel olduğunu fark etmiş birden… Tren istasyondan uzaklaşırken, babasının bir şeyler yazıp parçaladığı ve bir parçasını kendisine verdiği kağıt gelmiş aklına…
Cebinden cüzdanını, cüzdanından kağıdı çıkarmış.
Kağıtta ‘Lailahe illallah’ yazılıymış. Cümlenin devamı babasının kendisi için sakladığı kağıtta kalmış.
Hiçbir anlam verememiş buna. Ancak bunun mutlaka güzel bir anlamı olmalı diye düşünmüş ve yeniden cüzdanına koymuş kağıdı…
Bir gün askerde arkadaşlarıyla konuşurken, cüzdanındaki kağıt gelmiş aklına… Durumu anlattığı arkadaşı, kağıdı istemiş genç adamdan. Cüzdanından çıkarmış ve uzatmış kağıdı. Arkadaşı kağıdın üzerinde yazılanı görünce, şunları söylemiş: ‘Hayatta hiç çocuklarını sevdiğini söyleme fırsatı bulamayan bir babanın oğlunu sevdiğini bundan daha derin bir şekilde anlatması mümkün değildir.’
Afallamış genç adam… Bu cümleden sonra, babasıyla ilgili düşüncelerinden dolayı utanç duymuş… Suçluluk hissi uyanmış kalbinde…
Kağıdı elinde tutan arkadaşı, kurduğu güçlü cümlenin nedenini izah etmeye başlamış. Burada ‘Lailahe illallah’ yazıyor, demiş. Yazının devamı kağıdın parçalanan kısmında kaldığı için muhtemelen orada da ‘Muhammedu’r-Resulüllah’ yazıyor olmalı.
Hala bir şey anlamamış genç adam. Kalbinde bir sevgi baskısının olduğunu hissetmesine rağmen, söylediklerine bir anlam verememiş…
Arkadaşı böylesine derin ve ince bir sevgi ifade biçimini izah etmeye çalışarak babasının bu kağıt parçasıyla şöyle bir mesaj verdiğini söylemiş:
Baban sana diyor ki: ‘Oğlum! Nasıl ‘Lailahe illallah’ ile ‘Muhammedu’r-Resulüllah’ biri olmadan anlaşılamayacak iki cümleyse biz de öyleyiz… Ve bu iki cümle nasıl bir bütün oluşturuyorsa, biz de öylece bir bütünüz…Bu iki cümle nasıl eninde sonunda bir araya gelecekse biz de mutlaka bir araya geleceğiz…’
Tren istasyonunda kendisine el sallayan babasının gözlerindeki derinlik gelmiş gözlerinin önüne genç adamın… Bakışlarındaki sevgiyi yeniden keşfetmiş babasının… Sevgisiyle kucaklandığını hissetmiş bir an… Dolu dolu olmuş gözleri…