İbrahimce bir sevgi

Gizli bir muhavere
baba ile evlat
evlatla baba arasında.
Söz yok.
Kelime yok.
Tılsımı bunda belli ki.
Kimileyin bir tercih olur baba için
bir zorunluluk kimileyin.
Çünkü kifayetsiz,
sevgiden yana kelimeler.
Çünkü onlar taşımaz kokusunu evladın.
ve almaz ferini gözlerin.

Sanki kelimeye dökülse
eksik kalırmış gibi
bir babanın sevgisi.

Biraz Yakup izi taşır
Nuh izi
Lokman izi biraz.
Sevgisi bir babanın
İbrahimce bir sevgi:
Müşfik ve mûti.

Ama aslında aynı hakikat
baba için evlat
evlat için baba.

Sultan

Sultana öykünür derler teb’a içün.
Her halde bu yüzden kıymetlidir her ay.
Zira şehr-i siyâmdır sultân-ı eşhûr.
Ondadır leyle-i Kadr, sultân-ı zaman.
Ve onda nâzil oldu Hazret-i Kur’an.

Ramazan 1441

Vefa

Veyl olsun inâyetin inkâr edene İlâhî!
İhsânın görmemek, yakışır mı âdem olana.

Minnet Sanadır ancak, vefa Senin içün yalnız
Bîvefa geçen ömür, hiç yaraşır mı insana.

İyiliğin unutmaz kim, kulluğun unutmayan
Şeref içün Sana vefa, yetmez mi kul olana.

Ramazan 1441

Haydi bulaştıralım!

Haydi koruyarak sosyal mesafemizi
ma’rufu tavsiye edip
sakındıralım münkerden
kendimizi.
İlkin bulaştıralım birbirimize
karşılıksız iyilik yapmayı.
Îsarı bulaştıralım sonra.
Gayrı tercih etmeyi
nefsimize.
Ve güzel ahlakın en yüce burcunda parıldayan
Nebevî hasletleri salık verelim:
Sana gelmeyene git!
Sana vermeyene, ver!
Ve bağışla
sana zulmedeni!